Depremden Korunmada Mantolamanın Önemi
Deprem ve mantolama, binaların güvenliği ve dayanıklılığı için son derece önemlidir. Mantolama, binaların ısı yalıtımını artırmak ve enerji tasarrufu sağlamak amacıyla dış cephelerine uygulanan bir yöntemdir. Deprem ise, yapıların hasar alması ve çökmesi gibi ciddi sonuçlar doğurabilen doğal afetlerdendir. Bu nedenle, deprem ve mantolama arasında güçlü bir bağ bulunmaktadır.
- Depreme Dayanıklı Mantolama Sistemleri
- Mantolama İle Deprem Güvenliği
- İzolasyon ve Depreme Karşı Koruma
- Yalıtım ve Depreme Dirençli Binalar
- Mantolama Uygulamaları ve Deprem Riski
- Mantolama ile Yapısal Güçlendirme
- Depreme Karşı İzolasyon Çözümleri
- Mantolama Sistemleri ve Deprem Etkileri
- Yalıtımın Deprem Riskini Azaltıcı Etkisi
- Yapısal İzolasyonun Deprem Güvenliği Üzerindeki Rolü
Mantolamanın Deprem Güvenliğine Etkisi
Mantolama, yapıların dış cephelerine uygulanan bir işlem olmasına rağmen, yapıların deprem güvenliğine de önemli katkılar sağlar. İşte mantolamanın deprem güvenliği üzerindeki etkileri:
-
Dayanıklılığı Artırır: Mantolama işlemi, yapıların dış duvarlarının kaplanması ve yalıtım malzemeleri ile güçlendirilmesi anlamına gelir. Bu sayede, yapıların dayanıklılığı artar ve depremlere karşı daha dirençli hale gelir.
-
İç Hasarları Azaltır: Depremler sırasında, yapıların iç kısımları da hasar görebilir. Ancak mantolama işlemi sayesinde, dış cephelerdeki hasarlar iç hasarları azaltabilir. Bu, yapıların deprem sonrasında daha kolay ve hızlı bir şekilde tamir edilmesine olanak tanır.
-
Isı Köprülerini Önler: Mantolama işlemi, yalıtım malzemeleri ile dış cephelerin kaplanması anlamına geldiğinden, ısı köprüleri oluşmasını engeller. Bu sayede, yapılar ısıl konforlarını daha iyi sağlar ve enerji tasarrufu sağlar.
-
Bina Yükünü Azaltır: Mantolama işlemi, yapıların yalıtımını artırdığından, iç mekanlardaki ısıtma ve soğutma enerjisi tüketimini azaltır. Bu da bina yükünü azaltır ve yapıların daha güvenli hale gelmesine katkıda bulunur.
Deprem ve Mantolama Arasındaki İlişki
Mantolama, deprem gibi doğal afetlerde yapıların dayanıklılığını artırmak için yapılabilecek önemli bir uygulamadır. Ancak, sadece mantolama işlemi yapmak, yapıların deprem dayanıklılığına yeterli olmayabilir. Bu nedenle, deprem güvenliği açısından yapıların tasarımında ve inşaatında da bazı önlemler alınmalıdır. İşte deprem ve mantolama arasındaki ilişkiyi açıklayan bazı önemli noktalar:
Depremler sırasında yapıların dayanıklılığı oldukça önemlidir. Mantolama uygulamaları, binaların daha dayanıklı hale gelmesini sağlayarak deprem sırasında oluşabilecek hasarları minimize eder. Özellikle deprem bölgelerindeki yapıların mantolanması, deprem sonrası toparlanma sürecini hızlandırmak için oldukça önemlidir.
Yapılarda depremden korunmada ilk önce yapı elemanlarının, yapı taşıyıcı düzeneğinin korunması sağlanmalıdır. Alınacak yalıtım önlemleriyle, yapıların iç ve dış cephe etmenlere karşı korunmasının yanı sıra, depreme karşı korunması da sağlanmış olmaktadır. Öte yandan, yapılara su girişinin engellenmesi, suyun yapı ve yapı ürünlerine zarar vermeden uzaklaştırılması, yapılarda su buharı denetiminin sağlanması ve ortamlar arasındaki ısı geçişlerinin dengelenmesi gibi ölçütler alıncak izolasyon önlemlerinin kurgulanmasındaki esas ilkelerdendir. Bunların yanı sıra, taşıyıcı sisteme zarar verecek hava geçişlerinin yapı üretimi boyunca yalıtımla temaslı olarak göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
İzolasyon, binalarda enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra, bina donatısını da korumaya yardımcı olur. Bina donatısı, yapıyı oluşturan çelik, beton gibi elemanların bir araya getirilmesiyle oluşan iskelet sistemidir. Bina donatısı, yapıyı oluşturan elemanların birbirine bağlanarak bütünlüğünü sağlar ve yapıya dayanıklılık kazandırır. Bu nedenle, bina donatısının korunması, yapıların güvenliği için oldukça önemlidir.
Isı kaybını önlemek için yapılan izolasyon uygulamaları, aynı zamanda bina donatısını da korur. Isı kaybı nedeniyle yapıların içerisinde yoğuşma meydana gelir ve bu durum yapı elemanlarının çürümesine ve paslanmasına neden olabilir. Bu nedenle, izolasyon uygulaması yapılarak ısı kaybı önlendiğinde, yapı elemanları daha az nemli kalır ve dolayısıyla paslanma ve çürüme riski azalır.
Ayrıca, izolasyon uygulamaları, yapıların iç ve dış yüzeylerinde nem oluşumunu engeller. Bu sayede, yapı elemanlarındaki nemlenme, betonun çatlaması ve donma sırasında yapı elemanlarının zarar görmesi gibi durumların önüne geçilir. Bunun yanı sıra, dış etkenlere maruz kalan yapı elemanları, özellikle yağmur, rüzgar ve güneş gibi doğal faktörlere karşı da daha dayanıklı hale gelir.
Bina dış cephesinde izolasyon uygulamaları, bina donatısının korunması için oldukça önemlidir. Yapı elemanlarının nemlenmesini ve zarar görmesini engeller, yapıyı dış etkenlere karşı korur ve yapı elemanlarının ömrünü uzatır. Bu nedenle, yapılacak izolasyon uygulamaları önceden planlanarak, deprem riskine karşı yapı elemanlarının korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Deprem İçin Dış Cephe Yalıtımı Tedbirleri
Yapılarda mantolama önlemleri; döşemelerde, duvarlarda ve duvar boşluklarında, çatılarda ve tekrar derzlerde kurgulanabilmektedir. Döşemelerdeki önlemler, döşemenin zemine oturan, ara kat ya da konsol olma hali ile temaslıdır. Zemine oturan döşemelerde, daimi zeminle temaslı olmaları sebebiyle kılcallık yolu ile su geçişi olmaktadır. Döşemenin esas döşemesi olması halinda, döşemede yeraltı suları etkili olurken, ısıtılan bir hacmin döşemesi olması halinde, döşemede ısı kayıpları gerçekleşmektedir.
Ara kat döşemelerinde, birbirinden bağımsız ısıtma uygulanan katlar arasındaki döşemelerde meydana gelen ısı geçişlerinin engellenmesi hedefiyle ısı yalıtımı yapılmaktadır. Bununla birlikte, bilhassa suyun etkili bulunduğu hacimlerdeki bu tip döşemelerde, ısı yalıtımı ürünlerinin korunması hedefiyle su yalıtımı da yapılmaktadır. Konsol döşemeler ise, fazlalıkla altlarının açık olması sebeple hava akımlarından etkilenmekte ve buralarda ısı kayıpları gözlenmektedir.
Bununla birlikte, cepheye çarpan ya da cepheden sızan suların konsol döşeme kesitinde hasarlara sebep olması söz konusudur. Döşemelerde alıncak önlemlerde bu etmenler öneme alınmalı ve yapılacak yalıtımlarla döşemelerin depremde hasar görmemesi sağlanmalıdır.
Duvar ve duvar boşluklarındaki önlemler, duvarların hava bölgesinde ya da zemin bölgesinde bulunmasıyla temaslı olarak kurgulanmaktadır. Yapılarda hava bölgesinde tespit edilen duvar ve duvar boşluklarının; ısı, hava, su buharı akışını, yağışların geçişini, ışığı, güneşi, radyasyonu, gürültüyü, yangını denetim edebilmesi, dayanıklı, estetik ve ekonomik olması gerekmektedir.
Mantolama ve Deprem
Bu bölgedeki duvar ve duvar boşlukları temaslı olarak, bulundukları iklim koşullarına, kullanıcı ya da tasarımcının tercihlerine göre detaylı şekillerde düzenlenebilmektedir. Su ve ısı etmenlerine karşı uygulanan çözümler de, bu tarafta farklılık göstermekte, dıştan mantolama yapılmış, samimi yalıtımlı ya da başka çözümler (sandviç duvar programları vd.) olarak detaylı şekillerde kurgulanabilmektedir.
Öte yandan, zemin bölgesinde tespit edilen duvarlar olarak nitelendirilen, bodrumlu yapılarda bodrum duvarları, bodrumsuz yapılarda da esas duvarları, yapılarda taşıyıcı duvar olarak fonksiyon görmektedir. Genellikle betonarme perde duvar özelliği gösteren bu duvarlar, zemin nemi, birikinti suları, basınçlı ve basınçsız yeraltı suları ve sızıntı sularından meydana gelen zemin bölgesindeki su ve nemin etkisinde kalmaktadır.
Yapının taşıyıcı sistemi zarar görebilmekte, bu hal da depremde risk oluşturabilmektedir.
Aynı zamanda, bu duvarların ısıtılan bir bodrum duvarı olarak düzenlenmesi halinda, yapının bu bölümlerinde ısı kayıpları oluşabilmektedir. Dolayısıyla, yapıların zemin bölgesinde tespit edilen duvarlarında hasar oluşmaması ve deprem dayanımının artırılması hedefiyle, yalıtım çözümlerinden yararlanılmakta dır. Bu çözümler de, hava bölgesinde tespit edilen duvarlarda imal edilen yalıtım çözümlerine benzer şekilde, dıştan yalıtımlı ya da içten yalıtımlı olarak kurgulanabilmektedir.
Çatılardaki önlemler ise esas olarak, çatıların eğimli ya da teras çatı olması ile temaslıdır. Bulundukları iklim koşullarına, kullanıcı ya da tasarımcının tercihlerine göre, eğimli ya da teras çatı olarak düzenlenen çatılarda ve çatı ürünlerinde, havalandırma, buhar difüzyonu, yağışlar, güneşin zararlı ışınları, ısı kayıp ve kazançları gibi etmenler sonucunda, küflenme, çürüme, kırılma, iç ortamda ısısal konfor koşullarının bozulması gibi detaylı hasarlarla karşılaşılabilmektedir. Bu hasarların önlenmesi ve yapıların deprem dayanımının artırılabilmesi hedefiyle eğimli çatılarda; çatı arası ısıtılması ya da ısıtılmaması hallerine göre dış cephe kaplama çözümleri kurgulanırken, teras çatılarda geleneksel ya da ters çatı programlarından yararlanılmaktadır.
Bunlara ek olarak, deprem yükü, ısı değişimleri, zemin oturmaları gibi etkenler, yapılarda zarara sebep olabilecek gerilmeler oluşturmaktadır. Bu gerilmelerin yapıyı etkilememesi hedefiyle de, yapılarda şuurlu olarak genleşme, kaplama ve duvar boşlukları derzleri bırakılmaktadır. Derzlerde su ve ısı yalıtımına yönelik olarak, su tutucu bantlar, derz dolgu macunları, derz profilleri ve derz contaları gibi derz ürünleriyle detaylı çözümler üretilmektedir. Ayrıca, yapılarda derz oluşturulması esnasında detaylı düzenlemelere gidilebilmektedir.
ntolama, bugünkü koşullarında her yapının önemli ihtiyaçlarından bir tanesidir ki, bu gün inşa edilen hiç bir yapıya ısı yalıtımı nitelikleri sağlanmadıkça yapı kullanma izni verilmemektedir. Bu noktada "dış cephe kaplama firmaları" yoğun çalışmalar sürdürmekte ve yurdun tamamında toplam yapı stoğu bütünüyle yenilenmekte ve ısı yalıtım malzemeleri ile uygulamalar yapılmaktadır. Ticari yapılar, konutlar ve kamu yapıları ayırt edilmeksizin "en iyi mantolama firmaları" doğrulusunda, ısı yalıtımı programlarına tabi tutulmaktadır ki, yalıtım bunların en çok programlarının başında gelmektedir.
Dış Cephe Uyumlu Renkler
Mantolama nedir? diye soracak olursak, dış cephe kaplama malzemeleri kullanılarak ısı kayıplarını ortadan kaldıran, ısı yalıtımı sağlayıp dış cephe kaplama işlemlerinin tamamına "mantolama" diyebiliriz.
Yalıtım stratejisi olarak mantolama, dış cephe için en popüler "dış cephe kaplama" uygulamasıdır. Isı olarak tabir ettiğimiz enerji, bir yapının duvarlarından, pencerelerinden, çatısından ve tabanlarından yayılmaya başlar.
Mantolama, boşa giden enerjiyle gayret için kullanılan bir usuldür. Bir binanın duvarlarının izolasyon perfomansını güçlendiren bir çözümü temsil eder. Ayrıca, bu teknik onları hava geçirmez hale getirir ve havalandırmayı optimize eder. Bir konutun izolasyon niteliğini belirlemek için öncelikle termal uzmanlık gerekliliktir. Performansı artırmak için hangi çözümlerin en uygun olduğunu öğrenmenizi sağlar.
Eps strafor malzemenin rahatça kesilebilir ve gerek kalıp yöntemiyle gerekse cnc makinelerinde istenilen söve formlarda kesilebilir olması dış cephe kaplama modelleri için esnek tasarımlar yapılması konusunda avantajlar sunar.
Mantolama ve Söve Uygulamaları
Mantolama ile ilgili söylememiz gereken bir başka konu da özellikle büyük şehirler başta İstanbul olmak üzere, bütün illerimizde uygulanmakta olan "dış cephe kaplama yöntemi" olduğudur. Binalarda mantolama stratejisi sadecece evlerin "dış cephe" bölümünde yapılan bir yöntem değildir. Tamamlayıcı unsur olarak, iç cephede de uygulanan yalıtım stratejileri arasında "iç cephe mantolama" sistemleri de vardır.
EPS strafor köpük, en iyi mantolama malzemeleri olarak tanımlanabilir. Karbonlu siyah EPS bünyesindeki grafit ısı reflektörleri sayesinde "yalıtım" özelliği mükemmel tasarlanmış bir EPS (Expanded Polistren) ısı yalıtım malzemeleridir.
Mantolama paket sistemlerinde dikkat edilmesi gereken önemli bir detay, paket sistemi üreticisinin güvenilir mantolama firmaları arasında olmasıdır. Fugalı mantolama veya yalı baskı cephe kaplaması gibi mantolama sistemlerinde Metpor Dekor kendi üretimi olan hazır ısı yalıtım levhalarını kullanmaktadır.
İç Cephe Dekorasyonunda Strafor Duvar Panelleri
İç duvar uygulamalarında kullanıldığında, strafor duvar paneli şık bir "ev dekorasyonu" ve bununla birlikte yüksek oranda "izolasyon" sağlar. İç cephede daire mantolama amaçlı kullanılan strafor duvar kaplama panelleri boya veya ektra farklı bir uygulama yöntemi gerektirmez.
Köpük levha aynı kalınlıktaki başka malzemeler ile kıyaslandığında iki katından fazla mantolama ve kusursuz termal direnç sağlar. Çeşitli uygulamalarda kullanılmak için basitçe ihtiyaç duyulan ebatlara kesilebilirler.
Yapılarda Gürültü Denetimi: Konforlu Bir İç Mekan için Önemli Adımlar
Gürültü, modern yaşamın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Yapılan araştırmalara göre, sürekli gürültüye maruz kalmak, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Yüksek ses seviyeleri, uyku bozuklukları, iş performansı düşüklüğü, işitme kaybı ve hatta kalp hastalıkları gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, yapıların iç mekanlarında gürültüyü kontrol altında tutmak son derece önemlidir.
Yapılarda gürültü kontrolünü sağlamak için birkaç adım atılabilir. İşte, konforlu bir iç mekan için yapılması gerekenler:
-
Yalıtım malzemeleri kullanın: İzolasyon malzemeleri, yapıların iç mekanlarını gürültüden koruyan etkili bir yöntemdir. Duvarlar, zeminler ve tavanlar için gürültüyü absorbe eden yalıtım malzemeleri kullanarak, ses yalıtımı sağlanabilir.
-
Gürültüyü engelleyin: Gürültüyü engellemek için, yapıların dışına ses geçirmez duvarlar veya pencereler inşa edilebilir. Yüksek ses seviyeleriyle çevrili bir bölgedeyseniz, çift camlı veya ses yalıtımlı pencereler kullanmak önemlidir.
-
Mobilya ve dekorasyon: Mobilya ve dekorasyon seçimleri, gürültüyü azaltmaya yardımcı olabilir. Yumuşak mobilya, halılar ve perde gibi malzemeler, ses yalıtımı yapabilir ve yankıyı azaltabilir.
-
Teknolojik çözümler: Akıllı ev sistemleri ve ses yalıtımı cihazları, gürültü kontrolü için kullanılabilecek teknolojik çözümlerdir. Bu cihazlar, ses dalgalarını emen veya engelleyen teknolojilerle donatılmıştır.
-
İşletme saatlerini ayarlayın: İşletme saatlerini, çalışanların rahat etmesini sağlamak için düzenleyebilirsiniz. Gürültü kaynaklarından kaçınarak, çalışanlarınızın iş performansını arttırabilirsiniz.
Gürültü kontrolü, konforlu bir iç mekan sağlamak için son derece önemlidir. Yapılarda gürültü kontrolünü sağlamak için, yalıtım malzemeleri, gürültüyü engelleyen duvarlar veya pencereler, uygun mobilya ve dekorasyon, teknolojik çözümler ve işletme saatleri gibi adımlar atılabilir. Yapılan doğru seçimlerle, işyerlerinde çalışanların verimliliği artırılabilir ve konutlarda ise yaşam kalitesi yükseltilebilir.
Gürültü kontrolü, çevreye duyarlı bir yaklaşımın yanı sıra, binaların sağlamlığına ve dayanıklılığına da katkı sağlar. Uygulanan gürültü kontrol yöntemleri, binaların ömrünü uzatır ve maliyetleri azaltır.
Unutulmamalıdır ki, gürültü kontrolü sadece yapıların iç mekanları için değil, dışarıya da önemli bir katkı sağlar. Yapılarda gürültü kontrolünü sağlamak için kullanılan yöntemler, binaların çevreye olan etkisini de azaltır.
Gürültü kontrolü, modern yaşamın kaçınılmaz bir gerçeğine karşı alınan önemli bir adımdır. Konforlu bir iç mekan için yapılacak doğru seçimlerle, insanların sağlığına ve yaşam kalitesine katkı sağlanır.
Birinin diğerinden daha çok yalıtımı olan iki oda arasında ses geçiş yollarını pencereler oluşturur. Pencerelerin düzenini, ebat ve biçimlerini ses yalıtımından ayrı olarak istekler tarafında oluşturulurlar. Bununla eş güdümlü çok yüksek ses civarında dış etraf ses gürültüsüyle, demiryolu, trafik gürültüsü gibi, karşı karşıya ileriki binalarda pencereler iyi izolasyon performansına sahip olmalıdır. Isı hedefli çift camlı pencerenin akustik performansı, akustik hedefli ikinci cam kadar iyi değildir. Ancak, normal tek camlı pencereye göre akustik yalıtımda büyük bir artış sağlamaktadır. Pencereler açık oldukları vakit en düşük yalıtımı sağlarlar. Daha kötüsü aynı ya da bitişik binalar amacıyladeki odalar arasında kuvvetli gürültüye sebep olurlar. Bu durum, açıldığında kısmi engel vazifiyeti gören bir tür ya da bir numune pencere kullanılarak önlenir.
Yatay ve düşeydeki değişik binalarda, pencereler arasındaki uzaklığı azami duruma getirecek şekilde pencereler yerleştirilmelidir. Bu konuda;
Yeterli ışık amacıyla gereken en az pencere kısmı bırakılması ve vantilasyon ihtiyacı sebebiyle açılan pencere kısmını azaltmak için mekanik vantilasyon dizgisini sağlamak gereklidir.
Yaya trafiğinin çok çok bulunduğu ortak alanlarda ve sirkülasyon alanlarında, yüksek yalıtım düzeyi sahibi olan giriş kapıları tasarlanmalıdır. En basit çözüm, dış kapıdan sonra bir adet de içeriye kapı (rüzgar) konmasıdır. Dış yüzeyde bulunabilecek ses kanalları, baca boruları, temiz hava giriş kanalları ve vantilasyon ızgarası gibi özel yerlerden sesin iletimi önlenmelidir. Bina servislerinin tasarımında, servislerin gürültüye sebebiyle oldukları üç esas sebepleri incelenmelidir.
Binalarda Gürültü Engelleme Yolları
Birinci servisin kendisi gürültü kaynağı olabilir (havalandırma, asansör). Bunun en etkili yolu gürültünün kaynakta yok edilmesidir. Bu sağlanamıyorsa gürültüyü amacıylae alacak ikincil bir kanal gereklidir. Hem de servisin etrafsindeki strüktürle bağlantısının olmaması gerekir.
İkincisi, ana yapı bileşenlerinden geride bıraktığımız servis gürültüsünün geçiş yolu olabilir. Servisin ideal biçimde yerleştirilmesi bu vakanın ortaya gelme ihtimalini azaltır. Ama bu sorunun çözümünü yalnızca servisin ideal gerçekleştirilmesi ile yapabilmek imkânsızdır. Diğer odalara servis kanalı ile yayılacak gürültünün önlenmesi amacıyla ek yalıtım malzemeleri kullanılarak gürültünün Servis sistemine girmesi engellenmelidir. Bütün servis boruları kanallar amacıylae (tesisat kanalları) alınmalıdır. Sorularla kanal arasında kalan boşlukta hava transferinin engellenmesi amacıyla doldurulmalıdır. Sorular kanala girip çıkarken, borularla kanal duvarları arasında boşluk kalmamalıdır. Bu halde boşluğu doldurmak için kullanılan yalıtım malzemeleri, değişik hareketlere karşı ekleyebilecek şekilde olmalıdır.
Üçüncüsü servis boruları bir bina elemanı amacıyladen geçerken akustik yönden zayıf bir nokta oluşur. Servis boruları duvara ya da döşeme yüzeyine dik konumda iken, geçtiği yerlerdeki boşluklar elastik bir malzemeyle doldurulmalıdır. Duvarın için geride bıraktığımız ya da döşemeye paralel giden servis boruları görünmese de hala akustik yönden zayıf noktalar gösterir. Elektrik kablolar', su dağıtım kanalları yapı elemanlarının amacıylae gömülmüştür. Eğer bu servisler arasında boşluklar kalırsa, binanın var olan ses yalıtımı tam verimli bir şekilde çalışmaz. Bu servis borularının arka arkaya ayni yapı elemanı amacıyladen geçirilmesi durumunda daha kötü yapar. Eğer servis boruları arasında boşluk kalırsa duvar kalınlığı yarısı ve 2 / 3 kadar artırılmalıdır. Bütün servis eleman ve boruların ikinci) bir bacaya yerleştirilmesi, basit bakım ve onarımına imkân verir. İkincil bir bacanın tasarlanması, beklenilen gürültü seviyelerine bağlıdır. Eğer bacanın akustik fonksiyonu korunması isteniyorsa çıkış noktalarına özel ehemmiyet verilmelidir. Telefon gibi servislerin telleri de strüktürün amacıyladen geçmektedir. Bu servislerin iyi bir şekilde yerleştirilmesi ile bunların akustik yönden geçiş yolları bulması engellenir.
Metpor
info@metpordekor.com
Okunma Sayısı : 21 145